Eyüpsultan ya da eski adıyla Eyüp, İstanbul ilinin Avrupa yakasında yer alan bir ilçesi. 1936’da Fatih, Beyoğlu ve Sarıyer ilçelerinin bir bölümüyle kurulmuştur. 29 mahallesi ve 7 köyü bulunan Eyüpsultan ilçesinin nüfusu 400 binden fazladır. İlçenin Haliç’in iç kesiminde kısa bir sahil şeridi, Karadeniz ‘de Akpınar ve Çiftalan köyleri arasında da uzun bir sahil şeridi vardır.
Kurulduğunda bugünkü Sultangazi ilçesinin Eskihabipler Mahallesi dışında tamamını, Gaziosmanpaşa ve Bayrampaşa ilçelerini de kapsayan Eyüpsultan, bugünkü sınırlarına 2009’da Yayla mahallesini Sultangazi’ye vererek ulaşmıştır. Eyüpsultan ilçesi doğuda Sarıyer, güneydoğuda Kâğıthane ve Beyoğlu, güneybatıda Gaziosmanpaşa ve Bayrampaşa, güneyde Zeytinburnu ve Fatih, batıda Arnavutköy ve Sultangazi, güneybatıda Başakşehir ilçelerine komşudur.
Yakın zamanda pek çok fabrika kapatıldı veya buradan kaldırıldı. Su kenarında oturmak artık mümkün. Bundan dolayı Eyüpsultan‘ın nitelikleri tekrar olumlu olarak değişiyor. Semtin değişim süreçleri her alanda fark ediliyor. Kırk veya elli sene önce burada şehir hayatının alışılagelmiş zevkleri yaşanırdı. Sokakları kahvehanelerle doludur. İnsanlar buralarda vakitlerini kahve-çay içerek veya oyun oynayarak geçirirler.
Yeni apartman blokları ile birlikte nüfus da büyüdü. Camiler ve tarih semte hala hakim vaziyette. Eyüpsultan ruhsal sakinlik ve rahatlama imajını vurgulamaya çalışmakla meşgul durumda. Eyüp sultan sadece bir cami ve mezarlıktan ibaret değildir. Civarı bir zamanların sivil toplum kuruluşları olarak kabul edilen tekkeleri ile de meşhurdur. İlk kadın sığınma evi olarak kabul edilen “Hatuniye Tekkesi”, Türkistanlı hacıların uğrak yeri olarak kabul edilen “Kaşgari Dergahı”, sahilde yer alan ve Zekai Dede Efendi’nin bir akademisi olarak faaliyet gösteren Bahariye Mevlevihanesi devrin önemli mekanlarıdır. Piyer Loti mevkiinde, mezarlıkların sona erdiği yerde Karyağdı Ali Baba isimli Bektaşi Tekkesi de bulunmaktadır.
Eskiden bir tekkenin içinde bir matbaanın olduğu söylenir.
Burada genişçe yayılmış vaziyette duran ve adını Fransız yazar Pierre Loti’den alan bir kır kahvesi vardır. Haliç üzerinde şahane bir manzaraya sahiptir. Eminönü’ne giden bütün yollar görülebilir. Dünyanın pek çok yerinden insanlar bu güzelliği görmek için gelir. Şimdi Haliç temiz olup, nostaljik sandallar insanları eskiden olduğu gibi karşı sahillere taşımaktadır.